Bisiklet Turu ve Beslenme

bisikletiledünyayıgezmek

Bisiklet turu ve beslenme ilişkisi oldukça önemli. Bisikleti ulaşım aracı dışında macera amaçlı kullanan herkesin önünde sonunda çıktığı uzun mesafeli en az bir tur vardır. Böyle bir macera elbette ki beraberinde doğru bir sıvı ve katı gıda takviyesi gerektiriyor. Fakat bu noktada işler birden bire karışmaya başlıyor. Çünkü tıp dünyasının araştırmalarını merkez alarak yola her çıkışımızda doğru bildiklerimiz, düşüncelerimiz bin parçaya ayrılıyor çünkü tıp dünyası kendi arasında bin parçaya bölünmüş durumda. İki gün önce doğru bildiğimiz bugün kesinlikle yanlış olarak belirtilirken bugün doğru bildiklerimiz hakkında en az 2 zıt kutup yer almakta. Bu yazımızda biraz bisiklet ve beslenme ilişkilerini inceleyeceğiz.

İşin en temeline indiğimizde beslenme bozukluklarının kaynağı tarım devrimine kadar dayanır. Tabi her beslenme şeklinin kendine göre de hataları yer almakta. İnsanın beslenme davranışı bu noktada başka bir soru işareti. Ayırt etmeksizin et, hayvansal gıda ve bitkileri tüketenlerin kendi dünyalarına ait doğruları var, vejeteryanların doğruları daha farklıyken veganların doğruları ise çok daha farklı. İnsanoğlu belli ahlaki gruplara göre ayrılmıştır ve her ahlaki grubun kendi değerlerine göre beslenme şekilleri var. Bu noktayı aydınlatacak maalesef doğada insanın paralellik kurabileceği bir yaşam formu bulunmamakta. Memelilerin hiçbiriyle yüksek oranda benzerlik kurulamıyor. İnsanların çoğalma mekanizması otçullara benzemektedir. Otçullarda da bir doğumda az sayıda yavru doğar ve bu yavrunun yaşama oranı yüksektir. Etçillerde ise bu durum tam tersidir. Örnek vermek gerekirse aslan gibi yırtıcı hayvanlar yılda birden fazla doğum gerçekleştirirler, bir doğumda yirmi tane bile yavru doğurdukları olur fakat bu yavrulardan sadece bir iki tanesi yaşar. İnsanın metabolizması yukarıda saydığımız beslenme şekillerinin tamamına uyum sağlayabilmektedir. Beslenme davranışı bakımından belki de insana en çok benzeyen memeliler ayılardır. Fakat bilimsel olarak en sağlıklı beslenmenin hepçil beslenme olduğu kanıtlansa bile bu insanların davranışlarında pek bir şey değiştirmeyecek çünkü dediğimiz gibi birincil öncelik ahlaki ve düşünsel değerler.

İnsan davranışları ve endüstriyel gıdalar, paketlenmiş ürünler söz konusu olduğunda işin içinden çıkmak daha da güçleşiyor. Bu yüzden bu sorunlara girmek yerine biz biraz yeni gelişmelere değineceğiz. Bildiğiniz üzere yakın zamanda Nobel Ödülleri sahipleriyle buluştu. Nobel Tıp Ödülü kazanan araştırma ise oldukça dikkat çekici çünkü sağlık için kontrollü açlığı savunan bir tez mevcut. İnsanın hastalanınca iştahının kesilmesi pek çoğumuzun dikkatinden kaçsa da Japon bilim adamı Yoshinori Ohsumi’nin dikkatinden kaçmamış. Araştırmaya göre 3 gün aç kalmak vücudun tüm savunma mekanizmasını yenilerken bağışıklık sistemini yeniden başlatıyor adeta. Konuyla ilgili ayrıntılı yazıyı pek çok kaynaktan bulabilirsiniz, hatta bulmanızı ve okumanızı da tavsiye ediyoruz. Biz, bizi ilgilendiren kısmına gelelim hemen.

Nobel Tıp Ödülü alan tezi doğru kabul edersek artık bisiklet turlarında aç kalmayı, doğru beslenmeyi kafamıza takmamıza gerek yok diyebiliriz. İki üç gün dikkat dağınıklığı yüzünden kazaya karışmadan aç karnına bisiklet sürmeyi başarabilirsek metabolizmamıza kötülük değil iyilik etmiş olacağız. Üç günde bir beslensek belki de yetecek. Şaka bir yana aç bir şekilde bisiklet sürmek insan sağlığı açısından oldukça tehlikeli ve tavsiye edilebilecek bir şey değil. Fakat yol boyunca elimizden geldiğince doğru, düzenli ve organik beslenmeye çalışırsak sağlığımızı da korumayı başarabiliriz. Evet biraz karışık bir yazı oldu ama beslenme konusunda pek çok kişi gibi bizim de kafamız karışık. Umarız keyifle okumuşsunuzdur.